Kayıtlar

Ekim 22, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İçinizdeki Çocuk Bedeninizin Yaşlandığını Biliyor mu?

20 yaşında olduğu halde 80'nine dayanmış, mutsuz, umutsuz, hayatlarından bezmiş insanlar olduğu gibi, 80'ininde olup da 20'sinde gibi hayat dolu, cıvıl cıvıl olanlarına rastlıyorum. Siz bunlardan hangisisiniz? İçinizdeki çocuğun bedeninizin yaşı hakkında bir fikri var mı? Öte yandan bunu bilmesine de gerek var mı? Nüfus cüzdanıma göre yarım yüzyılı bir on yıl kadar geçmiş birisi olarak kendimi bir türlü belirtilen yaşta hissedemiyorum. Eminim benim gibi olanlarınız da vardır. Annem de böyle... 90 'lı yaşlarına yaklaşırken geleceğe ilişkin dinamik planlarını dinlemeye bayılıyorum. Aralarında çok fazla yaş farkı olmayan teyzeme "Abla" diye hitap etmesini duymalısınız. Babam biraz daha yaşının adamı, ancak onda da günü ve geleceği planlama alışkanlığı var. Son zamanlarda hatır falan ileri sürerek denize balıklama atlamasından zorla vazgeçirdik... Bu aralar otobüste, metroda yer verenlerle karşılaşıyorum... Çoğu zaman teşekkür ediyor, ayakta durmaya de

Kanser Anılarım-Ahmet Karagöz

Resim
"Yaşadıklarımı tarih sırası ile  anlatıyorum.  lütfen en baştan başlayın ama herhangi birinden de başlayabilirsiniz elbette." TEŞHİS 40 Yaşımı geçtiğimde yıllar içinde farkında olmadan biriktirdiğim çeşitli endişelerin toparlanıp, bir araya gelip bana açık meydan okuması sonucu vücudumu daha fazla sorgulama gereği hissetmeye başladım. Çoğu zaman kendi teşhislerimi koyuyor ve sonuçlarını beklemeye başlıyordum. Derin araştırmalarım ve hislerim sonucu bir müddet sonra anladım ki ben kalp hastasıydım. Karımın ısrarı ile gittiğimiz doktorlar ve yapılan testler aksini söylese de beni ikna etmek pek mümkün olmuyordu, her an, her yerde kalp krizi geçirmeye aday biriydim. Hastalığım (veya sağlığım) konusunda ikna olmamamın sonucu tıbbın ne kadar güvenilebilir olabileceğini de sorgulamaya başladım. Yapılan testler yeterli miydi? Testlerin hata oranı neydi? Ben sıkıntı içindeydim ve bana ciddi bir sorunun yok denip duruyordu. Ne yaşarsam yaşayayım ve kendimi nasıl hissederse

Ev Danası Öküz Olmaz! Cüneyit Güleç

Cüneyit Güleç bir yetiştirme deneyimini anlatıyor: “Anadolu’da meşhur bir söz vardır: ”Ev danası öküz olmaz!”.  -Çiftlikte inek doğum yaptığında doğan bicik daha sonra dana olur. Onun  için ev danası diyoruz. Dışarıdan satın alınan danadan daha değersiz görülür. Ancak babam bu sözün aksine ev danalarını öküz yapıyordu. Bildiğiniz gibi bicik, buzağı, tosun ve öküz şeklinde büyüyorlar. -Babam Rençber’di. Ankara’da iyi bir çevrede yaşamıştı. Köyde bu nedenle diğerlerine göre aykırı biri olarak görülürdü. Çocukken birlikte tarlaya gider, çift sürerdik…Çift sürerken dışarıdan aldığı öküzün yanına ev danalarından yetiştirdiği öküzü koşardı…Ancak bu uygulamayı hemen yapmazdı. Önce küçüklükten başlayarak büyüyene kadar ev danasını diğer öküzlerin yanında tarlaya boş götürür ve getirirdi. Büyüdüğü zaman boş boyunduruk takar, bu şekilde günlerce tarlaya götürü getirirdi…Boyunduruğu takmadan önce onun sırtını, başını, boynunu okşar, sevgi dolu sözler söyler ağırlık taşımayan daha sonra b