Çamaşır makinesi ve “Rodeo güreşi”


Derin öğrenme, Makineden Makineye Veri Aktarımı, Büyük Veri, Nesnelerin İnterneti, Robotlar, Yapay Zekâ, Hücresel Taşıma Sistemleri, Otonom Etkileşim ve Sanallaştırma, Siber Fiziksel Sistemler, Giyilebilir teknoloji, Akıllı Binalar gündemin konuları…

4. Endüstri devrimini yaşadığımız şu günlerde gün geçmiyor ki hayatımızı kolaylaştıracak yeni bir ürün piyasaya sürülmesin…

Kısa bir süre önce evdeki son teknoloji ürünü çamaşır makinesindeki arıza giderilirken 23 yaşındaki teknik servis görevlisinin sorduğu soru beni yıllar öncesine götürüverdi…
“Sizler bizim yaşımızdayken nasıl bir ürün kullanıyordunuz?”

Bu soruyu ben de babama sormuştum. O da çamaşır makinesinin olmadığından daha sonra da Arçelik Merdaneli makinenin yaşamlarına girişinden söz etmişti. O makineyi evliliğimizin ilk yıllarında biz de kullanmıştık. Ancak gelişmiş olanıydı…Buna rağmen hafta sonları çamaşır günü diye bir zaman ayırmıştık. Çok can sıkıcıydı…

Yeni çıkan bir ürünü kullanma merakımdan olsa gerek o sıralar gazetedeki reklamını görünce merdaneliden kurtulmanın zamanının geldiğini anlamıştım.

Tam otomatik çamaşır makinesi (TOÇ) piyasaya çıkmıştı (1982).  Bir gün sürpriz yaptım  eve çamaşır makinesini aldım. Ancak eşim makineyi görünce, bütçeyi yeni düzelttiğimiz bir dönemde bu tür harcamalar için biraz daha beklememiz gerektiğini söyledi. Ben de “Eve çamaşır yıkayan bir kişi istihdam ettiğimizi varsay!” dedim.  “Çamaşır için bir yılda kullandığımız zamandan tasarruf edince neler yapardın?” diye sordum. Kolayca ikna olmuştu.

Makineyi banyoda yeni tesisat yaptırarak yerleştirdik. Aynı gün çamaşırla doldurup çalıştırdık. Keyfimize diyecek yoktu. Bu durumdan yararlanarak bebeği arabasına koyarak ailecek dışarı çıkıp dolaşalım dedik. Çevrede yarım saat dolaştıktan sonra eve döndük. Kapıyı açarken  içeriden garip sesler geliyordu. Telaşla içeri girdik. Bir de ne görelim. Bizim TOÇ banyodan dışarı çıkmış koridorda zıplayıp duruyordu. Hortumla bağlı olmasa evin içinde gezmeye çıktığını söyleyebilirdim. Elektriği hemen keserek makineyi durdurduk. Yanlış bir şey yaptığımızı düşünüp servisi aradık. Onlar da makinenin bulunduğu zeminin eğimli olabileceğini, bu nedenle de ayaklarının dengesini gözden geçirmemizi önerdiler. Bir başka neden de çamaşırın miktarı olabileceğini söylediler. İlk yıkamayı makinenin üzerinde titreme ve zıplama halinde oturarak tamamladım. Rodeo kovboyları gibiydim. Sinirden gülme krizine yakalanmıştık.

Ertesi gün hırdavatçıdan bir su terazisi satın aldım. Makinenin yerini ince hesaplarla yeniden ayarladım. Sokak satıcılarının soğan, patates satarken kullandıkları çengelli el tartıları vardır. Satıcı üst halkadan parmağına takar, alt kısmındaki çengelle de sattığı ürünü torbasıyla asar. Kenarda hareket eden minik bir ibre de kilogramı gösterir. Sadece çamaşırı tartmak için o aletten bir tane aldım. Henüz yıkanmamış çamaşırların ağırlığını makine kullanım kılavuzuna göre hesaplayarak içine doldurduk. Gereken bütün adımları mükemmel olarak uyguladık. Makineyi çalıştırdık. Her şey yolunda gidiyordu. Ancak ne olduysa makine çamaşırı sıkma aşamasında yüksek devirle çalışmaya başlayınca oldu. Makine kudurmuş gibi sağa sola zıplıyordu. Asabımız bozulmuştu. Tam otomatik makine bizi tam olarak esir almıştı. Servisi çağırdık. Yapılacak bir şey olmadığını söylediler. Başka yerlerde böyle bir durumla karşılaşmamışlar. Değiştirecek bir makine arızası da yok dediler.

Makine için özel bir tabla yaptırmamızı önerdiler. Baktık olacak gibi değil sorunu biz çözelim dedik. Makineyi özel bir kuşakla duvara bağladık. Alet bana mısın demedi uğraşa uğraşa kuşağı duvardan söktü. Rahatlık hayalleri kurarak yola çıkmamızın önümüze çıkardığı sorun bir kabusa dönüşmüştü. Bazı korku filmlerinde kötü ruhun içine girmesiyle canlanan makineler olur ya, bizim makine için de neredeyse aklımızdan böyle şeyler geçiyordu..
Ancak o inatçıysa biz de inatçıydık. Bir tesisatçı getirdik. Durumu anlattık. Usta, bir tabla yapıp onu zemine sabitleme önerisinde bulundu. Dediğini de yaptı, makineyi de içine oturttuk.  Artık kıpırdayamıyordu. Tam otomatik bir makinenin ne olduğunu yeni anlamıştık.

Üç yıl sonra fabrikanın motorla şase arasına titreşimi emen amortisör koymayı akıl ettiğini öğrendik. Sarsıntı önlenmişti. Amortisör  eklenmesi  sonrası makineden tam verim aldık. Ancak makineyle yaptığımız rodeo güreşini asla unutamadık.
S. Soner Selçuklu



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mikro Öyküler

Büyüklere Masallar

Kuş Sesleri ve Kebap